Herkes gibi mutlu, başarılı, huzurlu olmak istiyorsunuz ancak içinizden bir ses sizi eleştiriyor ve durduruyor mu? Bu durumun sebebi, uyumsuz ve olumsuz düşünceler olabilir. Klinik Psikolog Nurdan Gündoğdu, kişinin hayatını zehirleyen ve mutluluktan alıkoyan bilişsel çarpıtmaları anlatıyor. Yeni bir başlangıç için size bilgi ve ilham verecektir, dikkatli okumanızı öneriyoruz.
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak
Etrafımızda olan olaylar ve durumlar üzerine, henüz yeteri kadar bilgimiz olmadan, karşımızdakinin açıklamasını bitirmesini beklemeden, konu, kişi veya durumlarla ilgili yeteri kadar kanıtımız olmadan, hemen sonuca varmak ve karar vermek, ilişkilerin zehridir. Bunu önlemek için durmak, panik olmadan ve aşırı reaksiyon göstermeden önce nefes almak ve düşünmek önemlidir. Burada sorulacak doğru soru şudur: Değerlendirme yapmadan önce, yeteri kadar bilgim var mı? Örneğin bir konuşmacı, konuşma yaparken birinin esnemesi durumunda hemen çok sıkıcı olduğunu düşünebilir. Oysa esneyen kişinin uyku problemi olabilir, zor gün geçirmiştir ya da herkesin yanında zaten esniyordur…
Kendini ve karşısındaki suçlama eğilimi
Birey, olumsuz bir olay ya da deneyim yaşandığında, geçerli bir kanıtı olmadan direkt olarak kendisini suçlama eğilimi içinde olabilir. Bazen bireyler, kendisini sorunun asıl kaynağı olarak gösterir ve bunu besleyecek hipotezleri otomatik olarak geliştirir. Örneğin, arkadaş edinmekte beceriksizim gibi. Bu durumda kendimize soracağımız şu olmalıdır: Kaç kere arkadaş edinmeye çalıştın ve başarısız oldun, bu hep böyle miydi?
Felaket senaryoları yazmak
“Bir durum karşısında, olabilecek en kötü sonucu çıkarmak şeklinde gerçekleşir. Birey sonuç hakkında düşünmeden ve diğer olasılıkları hesaba katmadan, değerlendirmede bulunur. Umutlu olmanın tam karşıtlığıdır. Felaketleştirici düşünceyi azaltmak ve umudu arttırmak önemlidir. Çünkü gerçekçi umut, bireyi daha iyi hissettirecektir. Umutlu olmak enerjimizi artıracak, hareket etmemizi kolaylaştıracak ve amaçlarımızı başarmamıza yardımcı olacaktır. Durumu felaketleştirdiğimizde ise, o durumun dayanılmaz olduğu inancı içine düşeriz. Örneğin buna dayanamayacağım yerine, gerçekçi bir umutla kendimize şunu sorabiliriz: Şu an en kötüsünü mü düşünüyorum? Şayet en kötüsü olursa, bu hoşuma gitmez ancak bunun üstesinden gelebilirim.”
Siyah beyaz düşüncelere yönelmek
Birey, siyah beyaz düşündüğünde, sadece iki seçenek bazında sonuca varacaktır. Bu seçenek ya iyi ya da kötüdür; sıklıkla da kendimiz ve diğer kişiler hakkında yargı içermektedir. Kendimizi yargılıyor olmak enerjimizi düşürecek, motivasyonumuzu azaltacaktır. Sevdiğimiz insanların hoşumuza gitmeyen bazı özellikleri olabileceği gibi, sevmediğimiz insanların hoşumuza giden özellikleri olabilir. Ben her şeyde beceriksizin tekiyim yerine, yemek yapabilirim, karşımdakini dinleyebilirim gibi cümleler kurmak faydalı olacaktır. Birey, seçim yaparken sadece bir doğru yol olduğunu düşünebilir; ancak siyah ve beyaz arasında binlerce farklı ton vardır ve birçok çözüm yolları bulunmaktadır.
Medilife Beylikdüzü Hastanesi Psikoloji Bölümü’nden Klinik Psikolog Nurdan Gündoğdu’ya bilgiler için teşekkür ederiz.