Sizinle şimdiye kadar kilo verenlerin başarı hikayelerini paylaştık ama hayatın bir başka yüzü daha var: Kilolarıyla başı dertte olan insanlar… Takipçilerimizden Ela Hanım, fazla kilolarının getirdiği zorlukları ve iç dünyasını samimiyetle anlatıyor; kendinizden izler bulacak ve merakla okuyacaksınız.
Merhaba, ben Ela… Dış görünüşü ve düşünceleriyle boğulmak üzere olan bir kızdan selam aldınız az önce. İç dünyasıyla bir türlü uyuşamayan ‘’tonton’’ Ela… En yakın arkadaşlarım ve ailemin beni kırmamak için ‘Aslında yüzün güzel’ dediği Ela… Küçüklüğümden beri bir türlü veremediğim kilolarım, artık iyice hayatımı ele geçirdi. Bir mağazaya girdiğimde 34-36-38 hatta 40-42 beden kıyafetlerin olduğu bölümden hızla geçmek zorunda kalmak berbat bir duygu… Kendimi bir kavanozun içine sıkışmış gibi hissediyorum, sanki kilolarım beni sağdan soldan sıkıştırıyor ve nefes alamıyorum. Düşünüyorum, kilolarımın bana hapishane olduğunu görüyorum. Gencecik yaşımda istediğim bir kıyafeti alıp giyememek, bir elbiseye bakarken küstah satış görevlisinin yanıma gelip ‘Onun büyük bedeni yok yalnız!’ demesi beni gerçekten üzüyor…
Aslında mesele sadece kıyafetlerle ilgili değil ki… Duygusal ve arkadaşlık ilişkilerimi de etkiliyor. 3 yıl kadar önce, erkek arkadaşım fazla kilo problemim yüzünden tekmeyi bastı, beni terk etti. Ne var sanki ‘birazcık’ kiloluysam? Neden beni olduğum gibi kabul etmedi? Ben de işte bu tekmeden sonra kendi kendime bir karar aldım. ‘’Artık kilo verme zamanı Ela, seni terk ettiğine pişman etmelisin onu!’’ dedim. Siz şimdi bu cümleden sonra müthiş bir başarı hikayesi falan bekliyorsunuz değil mi? Boşuna beklemeyin çünkü maalesef öyle bir şey olmadı. Yıldız Tilbe’nin bir şarkısında “Güzel elbiseleri giyip kuşanacağım, senin önünden geçip sana bakmayacağım” diyordu ama benim hikayemde bu şarkıda kaldı. Kilolarımı verip, önünden havalı havalı geçemedim çünkü fark ettim ki çikolatayı ondan daha çok seviyormuşum.