Psikososyal desteğin kanser hastaları için fazla mühim olduğuna vurgu yapan Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Murat Gürbüz, “Günümüzde kanser tedavisi denildiğinde sadece fiziksek değil psikolojik ve psikiyatrik desteğin sağlandığı ruhsal mücadele de tedavinin bir parçası olmuş durumda” dedi.İlişkili Haberler
Kanserin tanı ve tedavisinde fazla yol alındığını, artık birçok kanser türünün tamamen tedavi edilebildiğini belirten Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Murat Gürbüz, ancak halen bu hastalığın, “hafızalarda hep korku verici, ağır bedensel kayıplara ve fiziksel acılara sebep olan, ölümcül bir hastalık” olarak yer etmeye devam ettiğini bildirdi.
Gürbüz, halihazırda kanser tedavisi denildiğinde sadece fiziksek değil psikolojik ve psikiyatrik desteğin sağlandığı ruhsal mücadelenin de tedavinin bir parçası olduğunu kaydederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
KANSERDE PSİKİYATRİK HASTALIKLARIN YAYGINLIĞI YÜZDE 50
“Çünkü kanserde psikiyatrik hastalıkların yaygınlığı yüzde 50 civarında. Bunların çoğu kanserin kendisine ya da tedavilerine bağlı gelişiyor. Yani her iki kanser hastasından birinin aslında bir psikiyatrik desteğe ihtiyacı var. Halk arasında son dönemlerde sıkça rastlanılan depresyon, acı ve kanser ilişkisinde yanlış inanışlar da var. Örneğin depresyon, acı ve yoğun stres yaşamanın ya da bazı kişilik özelliklerinin kansere daha yatkın olduğu yönünde ancak yapılan bilimsel çalışmalarda bu gözlemlerin bilimsel bir dayanağı olmadığı tespit edilmiş.
Kişilik özellikleri, bireyin başa çıkma becerisi, kişilik gücü, kişinin kanser tanısı aldığı dönemdeki gelişimsel düzeyi ve o gelişimsel düzeyde kanser tanısı almanın o fert için anlamı algılanan sosyal destek ve sosyoekonomik düzey kansere ahenk sağlamada rol oynayan bireysel faktörleri oluşturuyor. Mesela 20’li yaşlarda meme kanseri tanısı alma, 60 yaşından sonra meme kanseri tanısı almadan farklı anlamlar taşıyabilir.”
Gürbüz, kanser hastasının tanısının, kanserin yerleşim yeri ve evresinin, hastalık belirtilerinin özelliğinin ve şiddetinin, hastalığın gidişinin, uygulanan tedavi ve yan etkilerin, hastalığın hastada yeti yitimine sebep olup olmamasının kansere ahenk yapmada hastalıkla ilişkili olduğunu bildirdi.
Yrd. Doç. Dr. Gürbüz, psikososyal desteğin neredeyse bütün kanser hastaları için fazla mühim olduğunu belirterek, “Bu konuda hem Türkiye Psikiyatri Derneği, hem de Psiko-Onkoloji Derneği gibi mühim kurumların çalışmaları bütün ruh sağlığı profesyonellerine kılavuzluk ediyor. Hasta ve yakınlarını bilgilendirme, destekleme ve yönlendirme kanserle mücadelenin ruhsal ayağında fazla önemli” ifadelerini kullandı.
KANSER HASTASI YAKINI NASIL DAVRANMALI?
Gürbüz, kanser hastası yakınını nasıl davranması gerektiğine ilişkin şu bilgileri verdi:
“Kendimi umursama hakkım var, bu bencillik değildir, hastama iyi bakabilmek için kendime iyi davranmam lazım. öbür insanlardan yardım isteme hakkım var çünkü gücümün sınırlı olduğunu biliyorum. Hastamla ilgili olan kısım dışında kendi yaşamımın öbür bölümlerini de sürdürme hakkım var, bazı şeyleri sadece kendim için yapma hakkına sahibim. Kızgın olmaya, depresif olmaya, kızgınlığımı, zorlandığımı, duygularımı açıklamaya hakkım var. Hastamın ya da çevremdekilerin bana kendimi suçlu ya da kızgın hissettirme girişimlerini reddetme hakkım var. Hastam için yaptıklarımla ilgili geribildirim istemeye, affedilmeye, kabullenilmeye, sevilmeye, bağlanmaya, önemsenmeye hakkım var. Yapabildiklerimle gurur duymaya, hastamın ihtiyaçlarını karşılayabildiğimde, kendimi alkışlamaya hakkım var. Hastamın benim tam gün yardımıma gereksinim duymadığı zamanlarda beni ayakta tutabilecek bir yaşama ve bireyselliğimi korumaya hakkım var.”