“Az ye de kilo ver!” sözünü kaç kez duydunuz hayatınızda? Sizce az yiyerek zayıflayan var mı, bu gerçekten mümkün mü? İşin uzmanı olarak bu konuyu her yönüyle değerlendirmek ve sağlıklı zayıflamak için öneriler sunmak istiyorum.
Kilo vermek için günlük kalori alımını azaltmak yani az yemek gerektiği söyleniyor. Peki, az yemekten kasıt nedir? İnternette dolaşan şok diyet listelerindeki gibi bütün günü ayran içerek geçirmek mi yoksa haşlanmış patates yemek mi? Ünlülerin yaşam koçu olarak tanınan Şeyda Coşkun’un önerdiği gibi tüm gün karabuğday ve elma yemek mi? Peki, sonrasında neler oluyor, az yiyerek kilo verenler kalıcı olarak zayıflayabiliyor mu? Elbette hayır! Nedenlerini aşağıda sıralıyorum:
Az yemek, kilo vermeyi değil metabolizma hızının düşmesini, yaşlanmasını sağlar. Aç kalmak acı verir, Maslow’a göre insanın en temel ihtiyaçlarından biri beslenmedir. Bunu karşılamazsa, üst basamağa geçemez. Yani mutlu olamaz, kendini geliştiremez, çevresine faydalı olamaz. Trajik derecede kalori alımını düşürmek, örneğin tüm gün 3 kaşık karabuğday yemek veya ayran içmek; kas ve su kaybına sebep olur. Yağlar olduğu gibi kalır. Çok iyi hatırlıyorum, New York Üniversitesi’ndeki ilk dersimde öğretmenim Maik Weidenbach tam olarak bu konuya değinmişti: Kilo vermek isteyenlerin en büyük hatasının günlük kalori alımını trajik şekilde azaltmaları ve geçici kayıp yaşayıp önce sevinmeleri sonra normal beslenmeye geçince kilo alıp iki kat daha fazla üzülmeleri olduğunu söylemişti. Bu tür açlık diyetlerinde kaybedilen kilo değil, kişinin kendine inancı ve motivasyonudur. İçten içe şöyle düşünür: Denedim olmadı, ben başaramıyorum. O halde şeker yemeye devam edeyim! Lütfen durun, bu tuzağa düşmeyin. Aslında yapabilirsiniz, aslında kilo verebilirsiniz! Hızlı verilen kilo, normal beslenme düzenine geçince aynı hızla geri gelir. Az yeme sonucunda vücutta kıtlık algısı oluşur, her gelen yiyeceği zor günlerde kullanmak için yağ olarak depolamaya başlar. Peki, kilo vermek için ne yapacağız? Siz bakmayın kilo vermenin zor gibi göründüğüne, asıl zor olan kilo almaktır! Geçenlerde Instagram’da bir sayfada gördüm, kadının biri su böreği yapıyordu. Hamur açtı, bekletti, suda pişirdi, tavaya koydu, yoruldum daha fazla yazamayacağım! En az 3 saatini su böreğini yapmak için harcadı. Tahmin ettiğiniz gibi genç yaşına rağmen en az 30 kilo fazlası olan bir hanımefendiydi. Fakat kendisine kalkıp 45 dakika yürümesini söyleseydim, muhtemelen hiç vakit olmadığını söyleyecekti. Olmaz tabii! Burada kendisini kınamıyorum, yargılamıyorum. Sadece bu örnek üzerinden, aslında şişmanlamanın daha zor ve meşakkatli olduğunu göstermek istiyorum. Yürüyerek Kabe’ye gitmeye çalışan karıncanın öyküsünü biliyor musunuz? Kendini buna adamış, yürüyerek Kabe’ye gideceğine inanmıştır. Kilo vermek de buna benzer, çünkü uzun ve çaba gerektiren bir süreçtir. Ama merak etmeyin, kilo vermek mümkündür! Eğer kalıcı kilo vermek istiyorsa, o karınca gibi gittiğimiz yola inanacağız. “Ya zayıflayamazsam!” gibi sözleri ve kendimizden şüphe duymayı bırakacağız. Aslında kilo vermek, insan psikolojisini çözmeye bağlıdır. Şimdi düşünün: İlişkinizin çok yolunda gittiğini düşünüyorsunuz ama bir anda terk ediliyorsunuz. Bu sizi şok eder, hatta terk eden kişiye karşı müthiş bir özlem duyarsınız, değil mi? Diyet yaparken kalorisi yüksek, kilo aldıran pasta, kola, kızartma, beyaz ekmek gibi besinleri bir anda kesmek de sizde aynı etkiyi yaratır. Her zamankinden çok yemek isterseniz, şok olursunuz. O yüzden en doğrusu kademe kademe hayatımızdan çıkarmaktır. Her şey adım adım olur, bunu hep hatırlayın. Ben yıllardır beslenme uzmanı olarak çalışıyorum, yaşı ve kilosu ne olursa olsun her insana su içmelerini tavsiye ediyorum. Çünkü su içmenin faydaları özellikle kilo vermede zannettiğinizden çok daha fazla! Kalıcı kilo vermek için her gün 14-15 bardak su içeceğiz. İnsan olarak en büyük hatalarımızdan biri, bir işe başlamak için heves gelmesini beklemektir. Eğer hevesin gelmesini beklersek, hayatımızın son gününe kadar gelmeyebilir bile! Bu yüzden diyet veya spora başlamak için heves gelmesini beklemeyin. Hiç sorgulamadan, anlam yüklemeden hatta bir robot gibi bunu yapın. Dans ederek, yürüyerek, pilates, zumba, fitness yaparak hareket miktarımızı artıracağız. Son yıllarda kilo vermek için mucize besinler sürülüyor piyasaya: Chia tohumu, kinoa, beluga mercimeği, karabuğday gibi… Elbette bu besinler faydalıdır ama zayıflamak için şart değildir! Eskileri düşünün, Türkiye’de bu kadar yaygın obezite ve fazla kilo sorunu var mıydı? Hayır, yoktu. Çünkü herkes evinde beslenir, arada bir abur cubur yerdi. Hiç unutmam: Evimize kutuyla bisküvi alınırdı ama annem, haftada bir kez verirdi bize. Ama şimdi öyle mi? Faydasız bir bolluk var, kötü şekeri alıp yemek çok kolay. Fakat bizim amacımız sağlıksa, kilo vermekse ev yemekleriyle, temiz ve helal besinlerle besleneceğiz. Paketli gıdalara yüz vermeyeceğiz. Emin olun, ev yemekleriyle beslenen kimse kilo vermekte zorluk yaşamaz. İnsana kilo aldıran kola, patates cipsi, hazır tatlılar, soslar, hazır meyve suları, çok tuzlu hamburger, döner gibi yiyeceklerdir. Tüm bunları sağlığımız, mutluluğumuz, geleceğimiz için yapacağız. İnananlar, başarır. Kendimize inanacağız. Nasreddin Hoca’nın kazan fıkrasındaki gibi kilo aldığımız gibi kilo vereceğimize inanacağız. İnanıyoruz. 8. Hayal edeceğiz. İncelmiş, sağlıklı halimizi gece gündüz hayal edeceğiz. “DAMLAYA DAMLAYA GÖL OLUR” sözünü hatırlayın. Küçük çabalar büyük değişimler yaratır. İşte bunlar gücümüzü ve motivasyonumuzu artıracak. Düşünmeyi bırakıp yapmaya başlayacağız. Hemen şimdi ayağa kalkıp bir bardak su almak veya yemekte 1 dilim daha az ekmek yemek gibi….
🌸 Arzu Karabulut/ Sağlıklı yaşam koçu/ New York University 🌸