Zaman vakit kendimizi anlatım edemediğimizi, anlaşılmadığımızı düşünebiliriz. Karşı yan söylenenleri duymaz ve kendimizi bu konuda yalnız hissedebiliriz. Bu noktada karşı tarafla ego savaşına girmek, tartışmalara hep aynı çerçeveden bakmak, inatlaşmak kişilere müspet sonuçlar vermez aksine iletişim problemlerini daha fazla alevlendirir. Psikolog Alara Köksal, sınıra gelmeden evvel bilmeniz gereken çiftlerde sözlü iletişim kurallarını sizler için derledi.
Kısa ve öz konuşmak fazla önemlidir. Bir cümlede fazla şeyden ziyade az şey söylemek daha iyidir kişiyi beyin karmaşasından uzaklaştırır ve olaya odaklanmasını daha basit sağlar.
Sık sık ara verin. Bu eşinize cevap verme şansı verir. Aynı zamanda sizinde sakinleşmenizi sağlar. Monologlar iyi bir münasebet kurmaya katkıda bulunmaz. İyi iletişim genellikle cevap olasılığına yer bırakır.
İfade biçimleri, çalım ve mimikler fazla önemlidir. Karşınızdaki kişiye kendinizi anlatım ederken yaklaşımınız olayın gidişatını olumlu/olumsuz yönden fazla etkiler. ‘Bana hep köstek oluyorsun.’ İfadesi ile ‘Her vakit benimle hemfikir olmasan da bana destek olmanı isterim.’ İfadesi arasında dünya kadar ayrım vardır.
Kesin olun. Bu fazla fazla genelleştirmemeye çalışmak ve olabildiğince aleni anlatım etmek anlamına gelir. Onun için ‘Beni hep başkalarının yanında ufak düşürüyorsun.’ ile ‘Beni başkalarının yanında eleştirmen üzüyor.’ Arasında aka ayrım vardır. İkinci misal daha fazla problemi çözme odaklıdır ve sizi inciten kişinin durup düşünmesini sağlar.
Geçmişten şikayet etmektense gelecekte farklı davranmanın yollarını önerin. Sunulan bir diğer yol her vakit bir şikayetten daha fazla işe yarar. Böylelikle bir çıkmazdan veya tartışmadan kaçınılabilir.
Eğer geçmişi konuşmaktan kaçınamıyorsanız, bunu eşinize fazla uzun sürmeyeceğini bileceği şekilde sınırlandırın. Bunu konuşma zamanı belirleyerek ve yanınıza her ikinize de zamanın dolduğunu bildirecek bir zamanlayıcı koyarak yapabilirsiniz. Örneğin 10 dakika bu mevzu, bahis üzerinde konuşuyorsanız beyninize ve kendinize 10 dakika dinlenme molası verin. 2. maddede belirttiğim gibi bu süre sizlerin biraz daha sakinleşmesine imkan sağlayacaktır.
Konuya bağlı kalın ve diğer alanlara sapmayın. Çoğunlukla konuşmanın kapsamını genişleterek diğer anlaşmazlık alanlarına da değinme dürtüsü duyulur. Kişi karşı tarafa sinirlendikçe geçmiş konuları yine yine su yüzüne çıkarmaya meyillidir. Bu vaziyet gidişatı daha kötüye sürükler. Bu noktada da tartışmaya bir mola vermek daha sağlıklı düşünmenizi ve asıl olan konuya odaklanmanızı sağlar.
Etiketlemelerden kaçının. Eşinizin ne düşündüğünü kendinizce yorumlamak yani zihin okumak karşı tarafı sinirlendirmekten diğer bir işe yaramaz. Bunun yerine eşinize o mevzu, bahis hakkında ne düşündüğünü sormak sizleri lüzumsuz tartışmalardan uzaklaştırır.
Söylediğiniz her söze ‘sen’den ziyade ‘ben’ ile başlamaya çalışın. Bu yaşanan gerginlik sırasında fazla basit olmayan bir yöntemdir ama başarı sağlandığı takdirde ilişkinin sağlığı açısından son radde sağlıklı bir metoddur.
Son olarak her evlilikte/ilişkide problemler yaşanabilir. Bu olağan bir durumdur ama tartışmalar sıklaştıysa bu yöntemlerin hiçbir işe yaramadığını düşünüyorsanız bir çift terapisinden destek almanız sizler ve ilişkileriniz açısından son radde ehemmiyet arz etmektedir.